İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

14 Temmuz 2010 Çarşamba

" Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil"... demiş Fuzuli.


KONUK YAZAR: HARUT ÖZER'den BİR ALINTI


Söylesem tesiri yok, Sussam, gönül razı değil...
demiş Fuzuli.


Bu deyişi Malatya Hay gurubundan bir arkadaş göndermiş umarım kendisi gönlü razı olmayanlardandı r. Söyleneceklerin tesirli olacağından şüphesi olmasın. Orada çalışma gösteren tüm arkadaşların imza kampanyasına kendileri aileleri ve iletişimde oldukları çevrelerini de katarak destek olmalarını bekliyoruz.


Sevgili Arkadaşlar Merhaba;
Bir şeyler yapılıyor, dava açıldı, Toplumumuz ayakta ve birşeyler yapmak istiyor, herkes elinden geleni yapmalı, Ruhanilerin yaptıkları yanlıştan dönme şansları var, Parerarların da ortadaki yanlışı yani seçim hakkımızı geri almamız için kendi enstrümanlarını kullanma hakları var. Ancak elbette ki en önemli hak gurubu Ermeni toplumunun bizzat kendisi. Seçim isteyen herkesin ortak Metnin kapsayıcılığında seslerini imzaları ile duyurabilme şansları var.
Hiç kimsenin siz karışmayın büyüklerimiz bu işleri hallederler demesi ya da "Göreceksiniz üç beş cılız ses onlar da yakında susar diyerek bu toplumu hakir görmeye hakkı yok.
Bu durumun Kilise düşmanlarının ekmeğine yağ süreceği iddiaları nereden temelleniyor acaba, her olayda bir düşman üretmek yerine görüş ayrılığı desek daha doğru olmaz mı?

Eğer temel mesele Kilisenin kendi gelenekleri içerisinde çözüm üreteceği tezi üzerine kuruluyorsa zaman zaman tıpkı bugün olduğu gibi Ermeni toplumuna ve onun temsilcilerine ve hatta aday olarak bu görevi yapmak isteyen Srpazanları hiç yoklarmış gibi değerlendirip istişare dahi etmeden iki yıl Badriarkın hastalığının ilerlemesini izlerken herşey kontrolümüz altında diyenler günü geldiğinde 24 saat içerisinde gelen önermeyi emir telakki edip toplumun seçim hakkını çiğneyenleri eleştirenler Kilise Düşmanlığı mı yapıyorlar? Yoksa Ruhanilerimiz de toplumun Badriark seçmesinin artık değişmesi ve bunu kilise çatısı altında din adamlarının mutlak katılımıyla yapılmasının doğru olduğunu bu duruşları ile ifade mi etmek istiyorlar.
Çaba gösteren kişileri farklı mecralardan haklarını arıyorlar diyerek Kilise ve Din düşmanları diye etiketlemeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu türden ifadelerden kaçınmaya ve birbirimize karşı biraz daha duyarlı olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Bugün için ortak metine imzalarıyla katılan dostlara iki nedenle teşekkür etmek isterim;
Öncelikle atalet içinde olmayan önemli sayıda birey olduğu için;
İkincisi hedeflerinde Hükümetin aldığı yanlış kararın geri alınmasını temin edebilecek direncin kendilerinde olduğunun bilincinde oldukları için.

İmza atan arkadaşlarımızın isimleri tasnif ve kontroller bittikçe listeye ekleniyor, sadece bir tepki olarak görmeyin lütfen her birinin farklı sebepleri olsa da imza atanlar öncelikle seçme haklarının ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerini beyan etmişlerdir. Eğer bir kenarda oturur ve beklersek hiç kimse mevcut durumun değişmesi için emek sarf etmezse gelecekte yaşayacaklarımız bugün olanlarla kıyaslanmayacaktır.

Aylar önce her yazdığım yazıda Şerefleri Haysiyetleri ayaklar altına alınmaya ve Cemaat dışına atılmaları gerektiği söylenen Müteşebbis Heyetin Şapkadan Tavşan çıkartmak için orada olmadığını bildikleri halde, mevcut mevzuata uygun davranmaya çalıştıkları için hedef tahtasının ortasına yerleştiren arkadaşlarımız halen bu sorunun onlar söz dinlese ve kafalarının dikine gitmeselerdi hiç yaşanmayacağını iddia edecek kadar gerçeklikten uzaklaşıyorlar. Bunun için ellerine bir tek enstrüman var hiçbirimizin bilmediği bir kaynaktan verilen söz.

Ülkemizde bugüne kadar kayıtlara geçmiş "Eş Patrik Seçme" hakkının olmamasının çok da önemli olmadığını kapalı kapılar ardında kendilerine hem başbakan hem de İçişleri Bakanının söz verildiği yazılıyor burada. Bu söz kime verilmiş, ve verenler niye dönmüşler. Bizim sorunlarımız halen mücadele ile alınacak yasal haklara değil de bürokratlar ve bazı yöneticilerimizin iki dudaklarının arasındaki sözlere endekslenebiliyorsa vay bize. Acaba karşılığının ne ile ödenmesi isteniyordu.

Toplum iki dilekçeden birine cevap geleceği beklentisine sokulduğunda henüz diğer adayların buradaki ziyaretleri başlamamış ve onlar toplumun ilgisine mazhar olmamışlardı. Ancak gelişleri toplumu çok heyecanlandırdı ve bir anda bir avuç insanın değil Ermeni toplumunun oylarının Badriarkı seçeceği hatırlandı.Bu durumda eldeki tek çare kullanılarak bir atama yapıldı.
Parerarlarımız henüz bir beyanda bulunmadılar, onlara göre herhalde bu yaşananlar olması gerekenin icraatı !!. Umarım onlar da şartların değişemez olduğu fikrinden kısa zamanda vazgeçip sadece maddi koşul sağladıkları için değil toplum mutluluğu ve birlikteliğin üreteceği sonuçlardan duyulacak haklı gururlarını yaşamak için Yönetici olduklarını unutmazlar.
Yönetim Kurulu üyelerimiz de bölgelerinde toplumu duyarlı olmaya davet etmeli ve örnek olma adına kendileri öncelikle bu hak talebine imzaları ile katılmalılar.
Sevgiyle
Harut Özer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder