İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

16 Mart 2011 Çarşamba

BEN INSANI ISTE BUNDAN SEVERIM (III.) DILVIN SEMIZER'e


O'nu ilk kez Diyarbakir yahoo gurubundaki yazilarindan tanidim.
Birkac yil sonra, Amerika'da yasayan kuzenim Zakar Dikme'nin de Paris'te oldugu bir zaman O da Paris'e gelmisti, haberlestik ve bulustuk...
Bu  ilk yuz yuze gorusmemizdi. Degerli esi Turhan'la gelmisti bulusmamiza. Cabucak kaynasmistik. O birkac saatlik sohbet  gozpinarlarimiza yansiyan yureklerimizi okumaya yetmisti...
Yasadiklari ulke olan  Italya'ya donduler ama yazismaya, haberlesmeye hep devam ettik...
Yine birkac  yil sonra bir mesaj aldim beni sevinclere bogan. Esinin isi geregi Paris'e geliyorlardi uzunca bir sure icin.
Simdi Paris'teler 4-5 aydir...
Bana "Paris'te kendini nasil hissediyorsun?" diye soranlara hep su cevabi verirdim: "Paris'i seviyorum,  bir kultur ve sanat sehri ama benim yasadigim kulturel bir yalnizlik var ki  bu cok zor iste."
Neydi bu kulturel yalnizlik dedigim sey?
Ayni dili konusuyor olmak yetmiyordu ne yazik ki bazi seyleri paylasmaya. Paylasmak ki hayati anlamli kilan en onemli degerdi bu kulunuz icin...
Iste Dilvin'imin gelisi bu kulturel yanlizligima son vermisti...
Oyle guzeldi ki O'nu dinlemek.
O'nun anlayis dolu, sabirli yaklasimlarinin keyfini surmek...
Anilarini yaziyordu.  En sevdigim anlardan biri benimle bu anilarini paylastigi zaman dilimleriydi.
Iskencelerden gecmisti ve bunun bedeninde yarattigi belirgin hasarla yasiyordu ama oylesine gulerek yaklasiyordu ki herseye, bilmiyerek bu her gulusunun bende kendisine besledigim sayginin durmadan artmasina neden oldugunu...
O'nun yaninda kendi agrilarimi unutur oldum...
Ellerine taktigi, bileklerine kadar gelen destek kemerlerine ragmen mutfakta sergiledigi hunerler muhtesemdi...
Gecen gunlerde bana yazilarini okurken "Bunlari fotograflarla beslemeliyiz" dedim.
Kalkti ve Milliyet Gazetesin'in bir kupurunun fotografini gosterdi. Mahkemeye sedyeyle getirilmis genc bir kiz vardi bu siyah beyaz fotografta. Yil 1981. Ben lisedeydim o yillarda.
Bu fotografi hatirliyordum. Zihnimin dehlizlerinde saklanan o goruntu bu fotografla su yuzune cikmisti sanki. Yirmi yasimda Cumhuriyet okuru olana kadar eve duzenli giren gazete Milliyetti. Babam duzenli bir Milliyet okuru idi... O sedyedeki genc kiz icin uzuldugumu ve "Neden bu halde? Nasil boyle acimasiz olabiliyorlar? Bunu hakedecek ne yapmis olabilir ki? Diye sordugumu hatirladim ama bunu soyleyemedim Dilvin'ime...
Neden bilmiyorum... Sustum iste...Sustum O an...
Bakakaldim o renksiz fotodaki genc kiza...
Yine yasanan tum acilardan kendimi de sorumlu tuttugumdan  olsa gerek suskunlugum...
O bugun benim arkadasimdi, en yakinimdi...
Hayat nasil  da ilgincti. 
Liseli genc kizin sordugu sorularin cevabini bugun sedyedeki genc kiz cevapliyordu masa basi sohbetlerinde, tum ciplak duygulariyla...

Gecen cuma dogum gununu kutladik sevgili Dilvin'in.
"Kac yasina girdin" sorusuna cevaben, 25 yasinda bir anne olarak verdigi yanit pek  guzeldi; "26'ya yeni girdim."
Hakkidir...Anlasilirdir benim ve Dilvin'i tanima sansina ermis tum dostlari icin.

Dilvin bir isimsiz kahraman...
Dilvin bir ana. Dilvin bir es, bir dost.
O bir can ki canlardan ote, ne kalemim yeter anlatmaya, ne sozcuklerim yeter ifademe...

Gordugu iskencelerden sonra vucudunda tasidigi fiziksel zorluklara karsi guleryuzlu bir dik durus sergiledigi icin hayranim ben O'na.
Cektigi halaylarda mendilleriyle  ve folklor figurleriyle butunlesmesine hayranim...
Henuz bes aydir yasadigi Paris'te dogum gunu icin sectigi (buldugu) mekani anlatmak yeter Dilvin'i tanimaya...
Sahiplerinin Hasim bey ve Fatma hanimin oldugu bir mekan burasi. Adi La Paix. Baris yani. Eh! Dilvin'in ta kendisi demek bu... :))

Gecenin ilerleyen saatlerinde pancurlari indi mekanimizin. Hasim bey sazi ve sozuyle, zarif esi Fatma hanim ise guzel sesiyle bizlere katildilar. Sabahin dortlerine kadar her dilde sarkilar soylendi...
Her dilde dedigimde abarttigimi sanmayin lutfen siraliyorum iste: Turkce, Kurtce, Ermenice,  Arapca, Italyanca, Fransizca...
Cunku masamizda tum bu halklara mensup insan kardeslerimiz vardi...
DikranAmed'lisi, Mardin'lisi, Mersin'lisi, Ankara, Bursa, Ardahan, Maras'lisi vardi...
Anadolu'muzun her yoresinde gezindik durduk gece boyunca...
Guzel insan, can dost Dilvin Semizer tum bu guzellikleri bana yasattigin icin tesekkur ediyorum sana...
Her sali ozellikle arayip " Bugun nasil gecti" diye sordugun icin tesekkur ediyorum...
Ozellikle her sali "Hadiii daha yapacak cok isimiz var." dedigin icin "Salilari bendesin asla yanliz birakmam." dedigin icin tesekkur ediyorum...
Yasamda sadece kendimiz icin degil, bilinclerinin farkinda olmadan yasayan milyonlar icin de VAR  oldugumuza olan inancimi varliginla besledigin icin tesekkur ediyorum...

Tipki can kuzenim Ilhami gibi sen de canlarin canisin benim icin...
Iyi ki varsin, Iyi dogdun Dilvin'im...Iyi ki dogdun...
Seni cok seviyorum guzel INSAN'im...

Anjel Dikme
Paris
16-3-2011
3:25:19

3 yorum:

  1. Sevgili Anjel,

    Seni tanımak, beni en az Dilvin'imi tanımak kadar mutlu edecek. Neden mi? Çünkü, öylesine güzel ifade etmişsin ki duygularını, şimdilerde çok özlediğim arkadaşımı sımsıkı sarmak geldi içimden. Tabii seni de:) Yüreğine sağlık. Onu çok seven bir insan olarak gönlüm şimdi daha rahat. Senin ve sana benzeyen dostların orada Dilvin'ciğimi sarıp sarmalaması, kültürel paylaşımlarda bulunması beni mutlu etti. Dilvin, bu ve benzeri duyguları çevresindeki dostlarına o kadar güzel yaşatır ki...oralarda olmak gerekir, o havayı solumak gerekir anlamak için! 1999 yılının bana ve o dönem görev yapmakta olduğum okuldaki öğrencilerime bir armağanıdır benim canım arkadaşım. İnsan sevgisini, insanı sevebilmenin erdemini ne kadar çok kişiye anlatmıştır, hem de o kendine özgü kibarlığıyla ama kararlılıkla...Daha ilk dakikadan ısındık birbirimize, tadına doyamadığım sohbetlerimiz bizi okulda tutuyordu saatlerce, ya da başka mekanlarda sürüyordu tüm toplumsal ve insanı ilgilendiren sorunlara kafa yormamız. Aramıza katılan diğer canlar da Dilvin'in farklı, özel ve içten yapısı karşısında adeta büyüleniyorlardı; aynen bu satırların yazarı gibi...Evet, arkadaşım büyülemişti bir kez beni ama bu nasıl bir insanlık tı ki hemen herkesi kendisine hayran bırakıyordu. Barış ve özgürlük adına verdiği o onurlu mücadele bu duyguları biraz olsun açıklayabilir sanırım. Çok önemli kazanımlarım oldu benim de o dönemden beri...Paylaşmayı bu kadar yürekten yapan bu can dost hep öğretici oldu ama asla hissettirmeden ve incitmeden...Şaslıyım, Dilvin'in ifadesiyle, sarıp sarmalayacak bir dostum var, kardeşim var! Kollarım açık, onunla hasret gidereceğim o güzel günleri iple çekiyorum. Sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Anjel,
    Mutluluk ve heyecandan ismimi yazmayı unutmuşum.
    Halinarkas Balıkçısı'nın topraklarında, Karya'nın kalbi Dünya Harikası Maussolleion'un kucağında yenice yaşamaya başlayan, Bursa aşığı, eğitim emekçisi...Hacer Gencelli'yim.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba sevgili Hacer...
    Yurek kokulu, dost mesajin icin cok tesekkur ederim.
    Dilerim gorusuruz bir gun...
    Sevgi ve dostlukla kal...

    YanıtlaSil