İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

14 Ocak 2011 Cuma

KENDI GERCEGINI SOYLEMEK TEHLIKELI ZENAAT!

"Inancin Sinandigi Zor Mekanlar:Hucreler"
Bu bir kitap adi...
Gundemi izleyenlerin, yazarinin basina gelenleri iyi bildigi bir kitap...
Ne anlatmis kitabinda?
Kizil Bayrak adli siteden alintiladigim mektubunun bir bolumunde soyle diyor Nevin Berktas: "Cezaevinde geçirdiğim uzun yılların önemli bir bölümünü de hücreler oluşturuyordu. 12 Eylül'ün karanlık hücreleri...
Başımdan geçenler üzerinden, bu hücreleri anlatmak istedim. Ortaçağ'ın izbe hücrelerinden hiç farkı olmayan; farelerin, Çukurova yılanlarının mesken tuttuğu, kibritin bile alev almadığı, vıcık vıcık nemli duvarlarıyla küçükcük bir hücrede nasıl yaşanır bilinsin istedim. Zorla İstiklal Marşı söyletmek, "komutanım" dedirtmek, ön ilikletmek, tek tip elbise giydirmek, en basit insani ihtiyaçlarını bile yaptırtmamak, nasıl bir işkencedir bilinsin istedim. En azından bilinenlere bir katkı olsun istedim...
Bir kadın olarak, bunları yaşamanın ek zorluklarıyla dolu yıllarda tek bir yaptırıma bile uymadan, tek başıma kalsam da bu karanlığa nasıl göğüs gerdiğimi, insan gücünün ne yenilmez olduğunu, hücrelerin kaç devrimci ve komünistin ölümüyle yıkıldığını anlatmak istedim. Toplumsal bir idealsizleştirme ortamında, inançlarım için her zorluğa direndiğimi-direneceğimi; bu dünyada hala idaeleri için ölen insanlar olduğunu bir kez daha vurgulamak istedim...
Bunları yaşadım, anlattım ve şimdi yargılanıyorum. Tüm yaşanmışlıklara karşın. hala hücreyi savunan mantık değil, ama benim kitabım yargılanıyor!
Sizlerden bu haksız yargılamayı kamuoyuna duyurmanızı istiyorum... Ben her şeye rağmen ve her şeyden dolayı hücre karanlığının yıkılacağına inanıyorum. Bunu hiç kaybetmedim. Çünkü ne insan hücreye sığabilir, ne hücre o kadar büyüyebilir!
Nevin Berktaş, 1980’den itibaren yaklaşık 22 yılını cezaevlerinde geçiren, ülkemizde en uzun süre hapis yatmış kadın siyasi tutukludur...
Bu yaziyi yazma amacim olayin politik boyutunu irdelemek degil...
Bu konuyu etraflica irdeleyip yazan "uzman"larimiz cok, bu isi onlara birakmayi tercih ediyorum...
Olayin bana hatirlattiklari farkli seyleri paylasmak isterim sizlerle....
Yillar once, Hrant'in yeni vuruldugu zamanlardaydim...
Diyarbakir yahoo gurubundan, guruba katilmam icin bir davet iletisi almistim...
Bu iletiye ekli olarak bir makale de yollanmisti, gurup hakkinda bir fikir edinmem icin...
Bu iletinin icerigi beni aglatmisti ve oturup aglayarak bir yazi yazmistim...
Yazdigim bu yazi; pusi ustasi olan dayim Keko Yako ve pusicilik uzerine idi...
O zamanlar uyesi oldugum bir baska gurupla birlikte, Diyarbakir yahoo gurubuna da yazimi yolladim...
http://anjeldikme.blogspot.com/2011/01/p.html
Diyarbakir gurubundan insanlar duygularimi, hissetmis, anlamis ve bana ayni sicak, samimi duygularla geri donmuslerdi...
Fakat diger guruptaki insanlar ise beni sok eden sorgulamalarla karsima, hasimlariymisim gibi dikilmislerdi...
Yorumlardan birkacini alintiliyorum:
"...Tum yazilari dost, can, insan diye basliyor kendisinin ama satir altlarinda ben hep "bize sunu yaptiniz, bize bunu yaptiniz, topraklarimizi elimizden aldiniz, mezarlarimizi yok ettiniz, bizi tasladiniz" hissi aliyorum. Mazlum edebiyati yaparak gizlenmis, maskelenmis suclamalarla dostluk, kardeslik nasil bagdasabilir merak ediyorum. Gecen defa da yine dost, can, kardes yazisinin ekine (bizler Hrant Dink icin bassagligi dilerken) kendileri "Etyen Mahcupyan" nin tahrik dolu bir yazisini eklemisti Anjel hanim...
Diger Ermeni dostlarimda ve dostlarimizda bu tarza ben hic rastlamadim."
Bir diger alinti:
Melek hanim; (Anjel diyemiyor nedense arkadasimiz-Y.Notu) bir cinayetin ardindan bu millet yani Turk milleti sokaklara dokulerek ve hatta "hepimiz ermeniyiz" diye toptan bagirarak simdiye kadar "asala" cetecileri tarafindan katledilen hicbir Turk sehidine nasip olmayan bir torenle hain bir kursuna hedef olan merhum Dink'i defnetmistir.
Ben sizin satir aralarinizda insanim vs. ile beraber
"dost dost" diyerek ince ince ve pek dostane olmayan dusunce ve duygular sezinlemekteyim.
Acik konusun...Kimsiniz? Ne yapmak istiyorsunuz,
soylemek istediginiz esasen nedir?
Paris'te bir kahvede oturmussunuz, yan masada birisiyle bir iki laf konustuktan sonra o yeni tanistiginiz kisinin " hangi millettensiniz? ya da daha yurtdisicasi "what is your nasionality" sorusuna ne cevap veriyorsunuz?
Dostunuz fransiza Paris'in ortasinda hangi hikayeyi anlatiyorsunuz?
Benim yazdigim cevaptan da uzun bir alinti yapacagim izninizle:
"Merhaba, inadina ozlem dolu...
Bugun bir gorusme icin sakatlarin barindigi bir saglik evine gittim...
Cok uzuldum, cikista agladim onlar icin...
Ama aksam eve gelip, benim aglayarak gozyasiyla yazdigim bir yaziya verdiginiz tepkileri okudugumda itiraf etmeliyim ki sok oldum ve bir kez daha anladim ki en acinasi olan, yurek ozurlu olmak...!
Bir sey daha itiraf edeyim siz dort bey icin gercekten icim acidi...Boylesi kati yureklerle yasayabilmek cok yorucu olmali sizler icin...
Yazik size...
Sizlere burada birkac yil once olan gercek bir olayi anlatmak istiyorum cunku bu tavriniz bana ilk anda bu olayi hatirlatti...
17 yasinda bir genc kiz oz babasinin tacizine ugrarmis yillardir, annesine bunu soyledigi gun kadin onurlu bir davranis gosterip ayrildi esinden cunku 8 yasinda bir kizi daha vardi, O'nun da ayni seyleri yasamasini istememisti...Ayrildilar...
Kiz bir gun yolda giderken, adamin ailesinden insanlarla karsilasir... Ne yaparlar bilir misiniz?
Kizin yuzune tukururler "Bizi herkese rezil ettin" diyerek...
Yuzune tukurulmesi gereken kimdir diye sormuyorum sizlere!
Adam ne yapti? Gitti memleketinden 20 yasinda bir kiz getirdi kendine, evlendi...
Ya kiz ne yapti dersiniz? Intihar etti...
Neden bunu hatirladim diye soruyorum kendime?
Benim de yuzume tukuruluyor... Neden?
Mezarligin yola gittigi bir gercek, arsivlerde bulabilirsiniz, 90' lardan sonra olan cok yeni bir olay bu, bir iftira degil! yalan degil! yani gercek bu...!
Dayimin pusici oldugu da gercek..!
(Ipek kozasindan elde edilen iple dokunan cok ince bir kumas turudur. Bilmeyenler icin)
Doguda gayrimuslim evlerin cocuklar tarafindan taslanir, bunu o sehirlerde yasayan herkes bilir, yani bir sir degildir...
Ben bunu 10 yasimda ogrenmistim... Bu da gercek...
..........
10 yasinda bir cocugun hafizasina kazinan bu goruntuler, buyuyup, koca bir kadin oldugunda, anne oldugunda gecer mi saniyorsunuz?
Iste mezarlariniza sahip cikin diye Istanbul'a haber geldiginde (Bu resmi olarak patriklige bildirilmistir) gidemedim oralara, korktum...
Beni bir tek bunun icin suclayabilirsiniz...
Bir korkak oldugum icin...
Sizleri bunca ofkelendiren hangi cumlem, hangi sozcugumdur anlamaya calisiyorum ama anlayamiyorum bagislayin...
Son satirimda "Hepimiz insaniz, alt kimligimiz de , ust kimligimiz de bundan ibaret dostlar" dememe mi kizdiniz?
Sizce degil miyiz?
Yani " Sadece Dunyali ve sadece INSAN degil miyiz?"
Bunlar benim gerceklerim, yasadiklarim...
Eger yasadiklarimi anlattigim icin sucluyorsaniz beni, o halde anilarinda aci hatiralarini, iskenceleri, haksizliklari anlatan tum emekli askerleri, yazarlari, siradan insanlari mahkum mu etmeliyiz sizce?
.............
Kim oldugum soruluyor...
Lise mezunu siradan bir INSAN'im, ulkesini cok seven, Anadolu hayrani, INSAN'i seven...
Yasamin bize verilmis en degerli hediye olduguna inanan yarim akilli bir kulum iste...
Hic bir ideolojiye inanmadim, inanmam...
Beni bosuna kategorize etmeye calisiyorsunuz...
Tek ideolojim ve dinim SEVGI'dir benim...
Bu cevabi neden yazdim diye dusunuyorum su an...
Aslinda size degil bu cevabim, siz dort kisisiniz beyler ama ben biliyorum bizi orada bizi izleyen sessiz bir cogunluk var... Ve benim icin en aci olani da iste bu; onlarin icinde, eski dinleyicilerim var, beni tanirlar, bilirler yuregimin ne oldugunu ama susuyorlar... Onlarin suskunlugu yaralar beni... Siz dort bey tanimiyorsunuz ki beni! Belli bir algilayis kalibiniz var, ona gore degerlendiriyorsunuz beni, bu nedenle sizlere inanin kizmiyorum ama ya taniyip da susanlar...
Radyo Kent'te sloganimiz "Ozgurlugun Sesiyiz" idi... Konusurduk ozgurce. Yasamimin en guzel anlari o donemde dinleyicilerimle yasadigim diyaloglardir... "Susmak haksizliga alkistir" derdik... Simdi neden susuyorsunuz?
Bay ve bayan Nostalji'nin dinleyicilerine yakismiyor bu, hem de hic...
Okulda iken edebiyat dersinde bir metin verirdi, "Okuyun ve ana fikrini soyleyin" derdi...
Ana fikrini anlamayana, konusma izni vermezdi...
Bu yazimi binlerce okudu ve hep olumlu mesajlar aldim, olumlu tepkiler, siz dordunuz disinda...
Ana fikrini ben soyleyeyim size: OZLEMdi...
Sila ozlemi...
Pusicilikle ilgili yaziyi alinca dayilarimi hatirladim, bir zamanlar cektikleri ozlemlerini anlamadigim dayilarimin ozlemini bugun ben yasadigim icin aglayarak okudum ve aglayarak yazdim beyler!
Siz bana diyorsunuz ki: ozlemeye hakkin yok, ozlemini soylemeye hakkin yok...
Isiniz cok zor beyler cunku suc ortagim cok...
Beni her gun "Istanbul'a ne zaman geliyorsun Anjel? Sohbetlerini, varligini ozledik" diyen dostlarim; suc ortaklarim...
Konusmalarimizin birinde "En cok sokak puacalarini ozluyorum" dedim diye, Almanya'yi, Paris'i seferber edip bana puaca yollayan can dostum suc ortagim...
Bugun 20 yasinda olan oglumun tek hayali Istanbul'a gidip, kolej arkadaslarini bulmaktir...
Bana; ogluma "Dogdugun sehri ozleme, arkadaslarini bulacagini, kavusacagini dusunme" dedirtemezsiniz beyler!
O'nun dogdugu sehir Istanbul ve hep ozleyecek biliyorum...
Siz ozlemek nedir bilmez misiniz?
Sila ozlemi cekmediniz mi hic?
Paris kafesinde otururken, yandaki Fransiz'a ne anlattigimi sormussunuz...
Kafelerde oturacak kadar vaktim olmuyor...
Vakit buldugumda, muzelere, sergilere ya da konferanslara katilmayi tercih ediyorum...
Son katildigim konferans Unesco'da duzenlenen, Dunya'nin ekolojik dengesinin gidisatiyla ilgiliydi...
Fransiz arkadasimla en son konustugumuz konu ise; Cezayir asilli bir yazarin, Fransiz vatandasi oldugu icin, Fransiz ordusu Cezayir'den cekildikten sonra yasadigi aci tecrubeleri anlatan, hazin oykusunun, radyoda bir programda konuk olarak davet edilip islenmesiydi...
Ne mi konustuk? Fransa'nin iki yuzlulugunu ve yanlislarini...
Arabadaydik...
Nereye mi gidiyorduk?
Buradaki bir Turk dostumun kizinin kina gecesine davetliydim...
Fransiz arkadasimla bir Turk insanimizin kina gecesine gittik...
Misafirler arasinda , siyah derili kardeslerimiz dahil her millet vardi...
Bana kimligimi soranlara ne mi diyorum?
Bunu da sormussunuz kaba bir tarzda...
Je suis d'origine Armenienne, , nationalite Turque diyorum... Ve asla cikmayi dusunmuyorum...
Gururluyum hem de cok; Turkiye'li bir Ermeni olmaktan...
Bunu da anlamanizi beklemiyorum, korkmayin...
Peki ben size bir soru sorayim...
Origine Turque, nationalite Francais olan binlerce insanimiz var burada, bu sorunuzu onlara yonelttiginizde beklediginiz cevap nedir beyler?
Cok acimasiz ve adaletsizsiniz biliyor musunuz?
Sozu cok uzattim biliyorum cunku bu sizlere son yazim... Yazmayacagim bir daha...
Su kadarini soyleyeyim, bana bir ozur borcunuz var... Insan yuregime, yasadiklarini, hissettiklerini anlattigi icin tukurdunuz, gozlerimi gorseydiniz utanirdiniz inanin...
Ben sizleri affediyorum...
Isa carmiha gerildiginde "Onlari affet baba ne yaptiklarini bilmiyorlar" demisti...
Sizler de kor bir bilincle, bilmiyorsunuz ne yaptiginizi...
Sizleri affediyorum... (Bunlari yazdigim icin simdi de misyoner dersiniz siz bana) :)))
Varsin olsun... Kalin saglicakla..."

Degerli okuyucularim yazdigim en uzun yazi oldu bu bilir misiniz?
Neden alintiladim tum bunlari?
Kafamdaki sorulari paylasabilmemin baska ifadesi yoktu cunku...
Nevin Berktas yasadiklarini kitaba doktugu icin tekrar hapse mahkum edildi....
Iskenceden gecen arkadaslarim var ki anilarini yazarlar, yayinlayacaklar...
Onlari da mi cezalandiracagiz gerceklerini anlattiklari icin?
Ben hep sadece kendi yasamimin sahitligini yaparim yazilarimda... Ben de mi cezalandirilacagim?
Nereye kadar surecek bu INSAN kardeslerim?
Nereye kadar korkacaklar gerceklerden?
Ustelik bizlerin yasamayi sectigi lanetlenesi anlar degilken tum anlatilanlar...
Tum bu acilari yasatanlarin, duymaya dahi tahammul edemedikleri bu gerceklikleri yasamamak gibi bir secenegimiz var miydi gercekten?
Bilmiyorum canlar, bilmiyorum...
Cevapsiz, sorularda kaybolmak uzereyim...
Bir tek seyi merak ederim biliyor musunuz?
Acaba; yalniz kaldiklarinda olsun utanmazlar mi hic?
Hic mi utanmazlar gonullu soyunduklari bu gorevlerinden...
HIC MI?

Anjel Dikme
Paris
8-1-2011
5:34:18

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder