İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

3 Mayıs 2010 Pazartesi

İKİYÜZLÜ ‘NAMUS’ UTANSIN GAYRİ!

Konu, sevgili gazeteci dostum Vicdan Kayır’ın;

"Geneleve dönen sınıflar, köyler, kasabalar ya doğurursa!..
Genelev kafalıların çoğunluğunda sessizlik masumiyeti parçalıyor.
Pencereleri kırık evler soyunmuş kentlerin sokaklarına.."
diyerek bitirdiği, ”Teyze, amca bir imza ver, çocuklara tecavüz edilmesin! ”
http://www.liriye.blogspot.com/2010/04/teyze-amca-bir-imza-ver-cocuklara.html

Başlıklı yazısına beni eklemesiyle tekrar gündemime oturdu...
Kadınların asırlardır yaşadığı cinsel ve ruhsal tecavüzün, çocuklarımıza da el atmasıyla çatlayan bir sabır taşının çıkardığı sese dönüşmüş olan, her sözcüğüyle 'YETER' diye haykıran bu makalenin ardından, kadın kuruluşlarının ortak açıklamaları düştü ileti kutuma..

"Okuldan çıkıp tecavüzcü oluyorsa bir insan, eğitim sistemini tartışabilecek; camiden çıkıp tecavüz ediyorsa dini algıyı tartışabilecek akıllara ve yüreklere ihtiyacımız var"

"Türkiye’nin reformlara değil zihinsel devrime ihtiyacı vardır. "
Diyorlardı, çok yerinde bulduğum tespitlerle...
"Türkiye’de tecavüz en rağbet gören cinsel fantezi haline getirilmiştir. Bugün Türkçe internet sitelerinde tecavüz pornoları Türkiye halkları tarafından izlenme rekorları kırmaktadır. Annesine, kız kardeşine, iş arkadaşına uykuda ofiste tecavüzü eğlenceli hale getiren görüntüleri izleyen bu yüz binlerce insan etrafımızı sarmış, her gün yeni bir cinsel şiddet suçuyla sarsıyor insanlığımızı. Eğitimine, kariyerine, yaşına, sınıfına, etnik kimliğine bakılarak yorumlanamaz tecavüzcüler! Tecavüz, iktidarını güden kişilerce gerçekleştirilmektedir. Kurbanlar, güçsüzleştirilmiş kişilerdir. Kadınlar yaşamın her yerinde güçsüzleştirilmeye devam ettirilen kurbanlar olarak en büyük risk grubu içindedir. Sorun kadın sorunu diye adlandırılamaz artık çünkü tecavüz o sırada erkeklerin erkek olma sorunudur. Tecavüzün erkeklik eylemleri arasında yer almasına sessiz kalan, engel olmayan, kendini ve çevresini etkilemeyen her erkek suç potansiyeli taşımaktadır. İnsanlaşmayacaksanız biz kadınlar olduğunuz hiçbir yerde yanınızda olmayacağız. Tecavüz etmek erkeklikse, hayatımızda erkek istemiyoruz! "
Diyerek bitiriyorlardı seslenişlerini aşağıda imzası bulunan kadın dernek ve kuruluşları...
Van Kadın Derneği
Saray Kadın Derneği
Van KAMER
Mavigöl Kadın Derneği
YAKA Kadın Kooperatifi
Veee... Özgür Kadının Sesi sloganıyla yayım yapan KAZETE'den
okuyorum konuyla ilgili son gelişmeleri:
Bir duyuru karşılıyor beni:

Feminist-İz'den 'Düdüklü' kampanya
http://www.kazete.com.tr/haber_detay.php?hid=5824
 "Feminist-iz adlı kadın grubu, bugünden itibaren 'Sokağa çık, hayır de! Kadın cinayetlerini engelle!' sloganıyla kampanya başlattı"
"25 KASIM’A KADAR SÜRECEK KAMPANYA"
Tüm kadınları seslerini çoğaltmaya çağıran Feminist- İz grubu sözcüsü Aytekin, bugün başlattıkları isyan çığlığının 25 Kasım'a kadar sürecek bir kampanyanın habercisi olduğunu ifade ederek şunları söyledi:


"Bundan sonra hangi ilde bir kadın öldürülürse o ilin Emniyet Müdürü hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Balkonlarımıza pankartlar asacağız. Her hafta bir semtte eylem yapacağız. Cinsiyetçi bir dil kullanarak haber yapan basın kuruluşlarını deşifre edeceğiz. Bilinsin istiyoruz; 1 Mayıs'tan başlayarak her gün saat 21.00'de sokağa, balkona, pencereye çıkıp bir dakika boyunca düdük öttürecek, kadın cinayetlerine karşı ses çıkaracağız. Gürültü yapacağız, rahatsız edeceğiz, hatırlatacağız. Biz feministler bu davanın hem şahidi hem davacısı hem de takipçisiyiz. Bu davanın hem sanıklarından hem de azmettirenlerin hesap soracağız. Tüm kadınları; sesimizi çoğaltmaya çağırıyoruz."

"İyi de Anjel sen ne düşünüyorsun bu konuda?" diye soran sesinizi duyar gibiyim...
Sevgili Vicdan’ın yazısını okuduktan sonra düşündüklerimi bir yorumla bildirmiştim kendisine, öncelikle bunu paylaşmak isterim sizlerle:
Yüreğimi bir el boğuyor...
Toplumun; yaşama, insana ve kadına dair durusunun ikiyüzlülüğü hiç bu kadar çırılçıplak kalmamıştı...
"Kadınlar başını örtsün, evde otursun, tahrik oluyoruz" diyenler için bulduğum çözümü uygulamaya koyma vakti geldi diye düşünüyorum..
Nedir mi önerim?
Erkekler evde oturmalı, toplum içine çıkmaları yasaklanmalı...
Madem  ki tahrik olan onlar, eve kapatılması gereken de onlardır diye düşünmüşümdür her zaman...
Kesinlikle, gecikmeden bu tedbir alınmalı, kadınları bırakıp, çocuklardan tahrik olmaya da başladılarsa bu gidişat ürperticidir...
Hastaneden dışarı salınan bir ruh hastası kadar tehlikelidirler...
Kadının bir 'Delikten', erkeğin ise 'Yüz gram etten' ibaret sanan bu insan müsveddeleri için sarfedeceğim sözcüklerim bile bana gücenecektir bilirim...


Bu nedenle susarım...


Kulaklarımda; o çocukların ruhlarının yakarışlarıyla susarım...


Toplumun iki yüzlülüğünün utancıyla susarım...


Vicdan kadınım...


Sen ve senin gibi yüreklerle bulurum sözcüklerime sarılma gücünü...


Yeniden... Yeniden...


Kalemin hiç durmasın... HİÇ...


Evet, ilk tepkim buydu...
Ama soğukkanlı düşünüp, değerlendirdikçe olanları sevinir oldum...

Bir tabu daha yıkılıyor...


1915 gibi, bu da toplumumuzun konuşmaktan kaçındığı konulardan biriydi diye düşünürüm...


Aslında hep yaşanan, hep olan ama 'namus' denen, erkek hegemonyasının yarattığı ve kadının bacak arasına sıkıştırdığı bu sahte, ikiyüzlü ve korkakça bulduğum kavramın kuşatılmışlığında yaşamaya alıştırılmış toplumun asla konuşmaya cesaret edemediği bu konular artık güneş ışığının aydınlığından yakasını kurtaramayacaktır...


Babası tarafından tacize uğradığını söylediği için, babasının yakınları tarafından sokakta görüldüğünde "Bizi rezil ettin "diyerek yüzüne tükürülen ve bu tavırdan sonra intiharı seçen genç kızın düşürüldüğü 'utanç ve suçluluk' duygularını, suça ve suçluya arka çıkan ikiyüzlü toplum bireylerinin duyma zamanı da gelmiştir gayri...


Susan herkes, her birey susarak bu ikiyüzlü duruşa ortak olduğunu bilmelidir...


Masum ruhlar yaralandıkça huzura eremeyeceğimizi de...


Anjel Dikme


3-5-2010


Paris

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder