İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

23 Mayıs 2011 Pazartesi

HUKUKI TERIM: INSAN KIRIMI

Bazen soyleyecek cok seyiniz oldugunda  zordur yazmak.
Her bulusmamizda yazdigi anliarini benimle paylasan can dostum Dilvin'in dinlemeye yuregimin dayanamadigi yasanmisliklarindan bir bolumunu daha az  once ogrendim.
Hangi duyu organimla utanacagimi bilememenin, sadece duymakla yasadigim altust olusu ifade etmemi yasananlara saygisizlik olarak gorup kuculdukce kuculmelerdeyim...

Hrant'in oldurulmesinde yasadigim, ulkemden uzakta olusumun utancindan sonra ilk kez boylesine  utanirim...
Bu utancimi, soylemekten bile utanirim...
Hangi hakla  utanirim ki ben?
Onca can sadece daha guzel, daha esit bir dunya istedikleri icin iskencelerden gecirilirken bizler evlerimizde yiyiyor, iciyor, geziyor, sevisiyor, uyuyorduk rahat ve sicak yataklarimizda...
"Ku$ durusu" nedir bilir misiniz?
Ben bilmezdim az once detaylariyla ogrendim.
Hangi $eytan akil uretir bu yontemleri?
Insan fizyolojisini cok iyi bilenler diye cevaplarim kendi kendime. Bu iskenceyi uygulayan polislerin kit akillariyla bunu dusunduklerini hic sanmiyor bu cahil kulunuz.
"Filistin askisi", "Elektrik", "Falaka" okuyarak, duyarak bildigimiz iskence yontemleriydi ama  "Kus durusu"nu hic duymus muydunuz?
Soyle anlatiyor Dilvin'im bu iskenceyi:
Anjelikam, 'kus durusu nasil bir sey, anlat , ben hic duymamistim' diyorsun.  Sozlerle anlatildi mi siradan cok basit bir iskenceymis gibi gorunur. Aslina bakarsan diger yasananlar dusunuldugunde oyledir de. Kus durusunda ellerin degil, isaret parmaklarinin ucu, gozlerin bagli oldugu icin goremedigin bir duvara yaslanir. Vucudunun tum agirligi isaret parmaklarinin ve duvardan tekmelerle uzaklastirdigin ayak parmaklarinin ucundadir. Sen bir yandan o sekilde durmaya calisirken bir yandan da iskenceciler araliksiz olarak her yanindan gectiklerinde seni tekme, tokat ve yumruklarla yere yapistirmaya çalisir. Taciz eden, gormedigin eller de cabasi. Sen direnirsin yine de. Ama oyle bir an gelir ki, parmaklarin artik bedenini tasimaz ve o iki parmak tersine kivrilip, elinin ust kismina yapisip da vucudun istemsiz bir sekilde iyice bukulup yere dogru kayarken 'Dusmek yasaaak!' diye bir bagirtinin ardindan sirtina inen sert bir yumrukla veya asagi dogru egilen  bedeninden sarkan goguslerinden cekilerek yere yapistirilir ve tekrar saclarindan yakalanip ayaga kadirilarak kulagina fisildanan hic duymadigin kufurlerle kus durusuna gecirilirsin. Ve bu saatlerce surer. Senin bikip konusmani bekler onlar umutla. Sen de onlarin bikip, seni yere atip birakmasini ve iskenceyi hic olmazsa oturdugun yerde surdurmesini beklersin umutla. Bir de hayallerim vardi beni ayakta tutan o anda. Artik tersine donmus parmaklarim tutmaz olup da bedenim surekli asagi dogru kayarken, sirtima vurulan siddetli bir yumrukla coook diye yere yapistirildigim o ana kadar annem beni ziyaret etmisti kus durusunda her seferinde ama niyeyse hep onumde, goremedigim duvarin onunde acilan bir pencerede perde arkasindan bana huzunle bakar ve ben onunla konusmaya calistigim anda ardarda acilan pencereler icinde kaybolarak sonsuzluga dogru giderdi. Annemi benden alip gotururlerdi. Ben de bagirirdim arkasindan, 'Kurtar beni! Beni birakma anneee!' Saclarimdan tutulup tekrar kus durusuna gecirildigimde bir sure sonra tekrar cikar gelirdi annem yanima. Ve ellerimi duvarda tutabildigim surece bakardi bana tuller arkasindan. Kus durusuyla bedenini, o sirada sana soyledikleri ve yaptiklariyla ruhunu yaralarlardi.
Kus durusu diye anlattik mi okuyana, dinleyene belki basit birsey gibi gelir ama kus durusunda hic pozisyon bozmadan beklerken, bir yandan arkandan surekli olarak gecen iskencecilerin elleriyle taciz etmeleri senin en dokunulmaz kabul ettigin vucudunun her noktasina futursuzca dokunmalari, kulagina yakasi acilmadik kufurler siralarken seni asagilamalari da belki de kus durusunun ne oldugunu anlamaya yetmeyecek...
Sen artik gucsuzlesen isaret parmaklarin tersine cevrilmis ve neredeyse elinin ust kismina yapismis vaziyette 'DIRENMEYE" calisirken yavas yavas asagi dogru kayan ellerin ve one dogru egilen belin seni tasimazken ya sirtina inen bir yumrukla ya da one dogru sarkan iki gogsunden asagi dogru cekilip yere kapaklanirken, bitti mi? diye dusundugun anda tekrar saclarindan yakalanarak kaldirilman  ve ayni islemin dakikalarca degil, saatlerce surmesi bedenini tuketiyordu...Biliyordum bana gelen her darbe ile bedenim yara aliyordu, biraz daha bugunki sakatliklarima  zemin hazirliyordu ama ya ruhum?
Ya incinen ruhum?
Ya kus durusunda gozlerim bagli parmaklarimin degdigi, goremedigim duvarda acilan bir pencereden, tulun arkasindan gorunen anneme ruhumla "Anne gel beni kurtar!" diye bagirirken annemin ic ice benden uzaklasan pencerelerde benden uzaklasmasi?
Buna ragmen bugun yine de tebessumle (mutlulukla) karsiladigim bir dusunce gelir beni bulur ve rahatlatir.
Kus durusu da neydi ki aslinda?
Daha neler neler yasadik ben ve ben gibi binlerce insan.
Bedenlerimiz de bere aldi ruhlarimiz da cok incindi o an... ama yine de ayaktayim.
En onemlisi ruhum ayakta...O an ruhumu ne kadar asagiya cekmeye calisirlarsa calissinlar, bugun ruhum hala ayakta."
Diye anlatti Dilvin'im bir kez daha benim icin, bu insan goruntusundeki mahluklarin yaptiklarini.
Peki ESTUY nedir bilir misiniz?
Soyleyim; ekmek, su, tuvalet, uyku, yasak!
Sirtlarina yapistirilmistir hangi uygulamaya tabi tutulacaklari.
Kimisi sadece acliga mahkumdur, kimisi susuzluga, kimisi tuvalet yasagina, kimisi de Dilvin gibi ESTUY'a yani uykusuzluga da mahkumdur...

Tuvalete cikmama cezasi olan sorgudaki erkeklerden  biri tuvalete gitme ihtiyacini belirttigi icin dovulmeye baslanir.
Uzerinde ziplayan sorgucunun yorgunluktan artik kisik kisik gelen soluklari duyulmaktadir. Gozleri bagli,  sorgu icin orada bulunan digerleri yillar sonra bile o an, orada sahit olduklari vahsetin durdurulmasi icin  hicbir mudahalede bulun(a)madiklarinin vicdan azabini duyacaklardir.
 Caresizlik en cok inciten degil midir hep INSAN onurumuzu?
Neden mi vicdan azabi duyarlar?
Tuvalet yasagi oldugu halde, tuvalet ihtiyacini soyleme cesaretini gosteren kisinin uzerinde zipladiklarinda buyuk ve kucuk idrarini yapmistir.
"Biz size cisinizi yalatir, sictiginizi yedirtiriz dememis miydik?" 
diye bogurur iskenceci.
Ve soylediklerini yaparlar.
Yuzunu bokunun icine bastirip "Hadi ye!" diye bagirirlar.
Iskence gorenin iste  o an attigi ciglik hep utandiracaktir o cigligi duyanlari.
"YETEEEEER!"
"Boyle bir cigligi hayatim boyunca duymadim, tanimlayamam." diyor Dilvin'im 
gozpinarlari tasarak...
.......
........
Gunlerce ara verdim bu yaziya.
Yazamadim...Elim varmadi...
Yasanan acimasizliklari dinlemeyle bile altust olan kendime kizdim.
Anlatmaliydim...
 Onlarin yerine ben  haykirmaliydim gayri...
Dunya'nin sagir kulaklarina onlarin cigliklari ulasmadi, belki benim cigligim ulasir diyerek .
Gunler, haftalar gecti bu anlarin ustunden ve ben okudum bu konudaki sahitlikleri icim aciyarak.
Ilki; bir roportajdi Fehim Isik hocamin yaptigi.
www.ilkehaber.com/haber/tabaklardaki-diskilari-kasikla-yedirdiler-16476.htm
Dilvin'imi dinlerken dusmustu mesajlarima bu haber...
Her seye mistik anlamlar yukleyen bu kulunuz " Anjel yazmalisin, duyulmayanlarin  sesi  olmalisin." demelerde kalmisti yine, bu mesajin gelis zamanina atfen...
Savunmalari okudum ...
"DEHAK'LARIN ZULUM YAPTIGI BIR ULKEDE KAWA'LAR DA CIKAR"
yaziyordu sitenin basliginda.
Sonra; Sirri Sureyya Onder'in  "Uc Kibritle Baslayan Aydinlanma" baslikli yazisi...

'Tabaklardaki dışkıları kaşıkla yedirdiler' diye anlatiyordu Zeynep H. Kıllı Diyarbakir Cezaevi'nde yasadiklarini...
Tum bunlari okurken ve okuduktan sonra hissedip, dusunduklerimi anlatmayacagim sizlere cunki bu yazinin  yazilis amaci bu degildir.
Nedir mi amacim?
Gec olmadan adlandirmak olanlari, hukuki bir  terimle...
Hukuki terimlerin kullanilmaya baslandigi tarihlerle dogru orantili teslim edilen vicdan borclarini dilenmeye mecbur birakilmasin diye bu cigliklarin kahramanlari tez elden bir sozcuk bulmaliyiz diyedir  telasim canlar...
Yasananlara  sahitlikleri dinledikce, okudukca goruruz ki sadece Diyarbakir cezaevinde degil, Mamak'ta ve hemen her cezaevinde ayni yontemler uygulanmistir.
Gelecekte bugunun iskencecilerinin savunuculari olmasi muhtemel torunlarina acik kapi birakmamak, bugun  ustumuze dusen gorevdir gibi gelir bana...
Jenositten vahim, utanilasi bir durumdur bu insanlik icin ...
Iskence bir halkin yok edilmesi cabasi degildir, daha otesidir.
Tum dunyada uygulanan bir INSAN KIRIMI yontemidir.
Adini simdiden koyalim ki borclu duruma dusmeyelim gelecek yillarda...
Neyi merak ederim bilir misiniz?
Tum bu iskenceleri yapan polisler, askerler hepsi kendi cocuklarinin da polis ve asker olacagini mi dusunmuslerdir?
Ya cocuklari, torunlari onlar gibi dusunmeyip, sistemin disina duserlerse?
Hani aklima Nihal Atsiz gelir de .
O da; bir bucuk yasindaki oglu Yagmur'a fasizmin kisa tanimi olan vasiyet mektubunu birakmisti...
Ey akil neredesin?

Anjel Dikme
Paris

24-05-2011
3:53:49





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder