İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

7 Şubat 2011 Pazartesi

BIRI YER BIRI BAKAR, KIYAMET BUNDAN KOPAR



5-Subat cumartesi Paris'te, Demokratik Isci Dernekleri Federasyonu (DIDF) trafindan duzenlenen bir toplantiya katildim.
Konusmaci olarak, Tunus Iscileri Komunist Partisi sozcusu (PCOT) Adel Thabet davetliydi.
Adel Thabet'in  yaptigi uzunca durum degerlendirmesinden bazi bolumleri aktarmak isterim.

Aslinda hersey 2008 yilinda, verimli gecmeyen bir sezonun sonunda, bankadan aldigi krediyi odeyemeyen Tunus'lu bir ciftcinin elinden topraklarinin ainmasiyla baslar.

Halki harekete geciren olay ise; universite mezunu, 26 yaşındaki Tunuslu Muhammed Buazizi'nin seyyar satis yaptigi arabasina polisin el koymasindan sonra, derdini anlatacak merci bulamadigindan dustugu umutsuzluk icinde 17 Aralik'ta kendini yakmasi olur.

Ciftciler, isciler, gencler, sendikalar, avukatlar diye siraliyor Adel Thabet harekete katilan halk kitlelerini.

8-9 Ocak'ta halkin uzerine ates acilmasi, ne olursa olsun sonuna kadar gitme kararini aldiran donum noktasi olur.

Haftalardir okudugum yazilarda, izledigim acik oturumlarda uzmanlarin cevabini aradiklari sorular genelde sunlardi: 
Bin Ali giderse yerine,  bay X mi gececekti, yoksa bay Y mi?
Efendim, bu bir demokrasi talebi tasiyan bir hareket miydi, degil miydi?
Vs... Vs...Vs...
Yani; hep politik analiz sigliginda tum soru ve cevaplar.


Bu nedenle toplantidaki genclerden biri, su soruyu sordugunda kendi kendime gulumsemeden edemedim: "Neden Sosyalist Partisi ya da Isci Partisi bir sosyalist devrim gerceklestirmedi?"

Cevap: "Evet bu bir sosyalist devrim degildir. Tabandan, dogaclama gelisen bir harekettir. Bizler simdi bu  harekete yukardan (eliyle de, yukaridan asagiya inen bir cisim hareketi yaparak) destek vermeye basladik."

Butun bu dinlediklerim ve izlediklerim bana; halkina yabanci, halkinin beklenti ve ihtiyaclari konusunda hicbirsey bilmeyen, barlarda kadeh etrafinda teori edebiyati yaparak, narsisizmini besleyen ve egosunu sisiren kendilerine "politik elit" ya da "aydin" denen insanlarin  ici bos sozcuk baloncuklarindan baska bir seyi hatirlatmiyor.

Neden seviyoruz herseyi bunca soz ve kavram kalabaliginda bogmayi?
Herseyi ne kadar karmasik anlatirsak o kadar onemli gorunme kompleksi midir bilemiyorum bunun altinda yatan neden...
Bunun analizini yapmak beni asar, isi yine uzmanlara birakarak ben INSAN atalarimizin kisa ve oz sozlerine basvuracagim izninizle:
"Biri yer biri bakar, kiyamet bundan kopar." 
Ne basit ve yalin degil mi?
Kisa ve oz...

Bilincli ya da bilincsiz olusturulan bu ici bos, sozcuk ve kavram baloncuklarinin yarattigi sis perdesinin arkasinda kaliyor gibi gelir bana gormemiz gereken GERCEKler, konusmamiz ve cozum bulmamiz gereken asil sorunlar.

Fransizcasini okudugum bir kitaptan soz etmek istiyorum sizlere. Orijinali Ingilizce yazilmis, Turkce'si var mi bilmiyorum.
Adi; Aclik Endustrisi. Yazarlari; Frances Moore Lappé, Joseph Collins.

Aclikla, yeryuzunun nasil kontrol edilmeye calisildigini, bunun "En etkili silah" olarak adlandirildigini, "Kitlik"  denen seyin, bilincli yaratilan bir "mythe" oldugunu ve bunlardan kimlerin cikarlari oldugunu anlatan 589 sayfalik bir kitap.

Benim penceremden gorunenler bunlar.
Bu cahil kulunuz merak eder ve sabirsiz bekler, uzmanlarin yasananlari bu  yonuyle analiz edip, degerlendirmelerini...

Yoksa sahnenin onunde bizlere sergilenen oyunu midem bulanarak izlemeye devam edecegim...



Anjel Dikme
Paris
7-2-2011
12:42:57


Asagidaki yazi da konuya dairdir paylasmak istedim.
http://solkure.wordpress.com/2011/02/05/dunyada-gida-krizi-aclik-ve-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder