İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

2 Kasım 2011 Çarşamba

Bilgilendirici bir yazi

Murat Çakir
Metamorfoz
29 Ekim 2011
»Vatanim yeryuzu, milletim insanlik!«*)
Me|ta|mor|foz[Lat. Metamorphosis]Baskalasma – Herhalde Alman ordusundaki degisimi ifade eden en uygun tanim bu olsa gerek. Çunku Almanya anayasasi temelinde Federal Ordu tanimlanmaya çalisilirsa, bugunku yapisinin »yurt savunmasi« ile yakindan uzaktan bir ilgisinin kalmadigi gorulebilir.
Federal Ordu’nun metamorfozu rafine bir biçimde ve yavas yavas gerçeklestiriliyor. Bu hafta Almanya kamuoyunun gundemi »Avro’yu kurtarma operasyonlari« ile mesgulken, Federal Hukumetin en çaliskan (!) uyesi, Savunma Bakani Thomas de Maizière, Almanya çapinda çesitli ordu yerleskelerinin kapatilacagini ve bu sekilde butçe konsolidasyonu için gerekli olan tasarruflara baslanacagini ilân etti.
Aslinda selefi Karl-Theodor zu Guttenberg’in zorunlu askerligi kaldirma karari ile bu adim birlikte ele alindiginda, savas karsitlarinin savunma giderlerinin azaltilmasi isteginin yerine getirildigi dusunulebilir. Ama kazin ayagi hiç oyle degil, çunku atilan adimlar Federal Ordu’nun saldiri savaslari ordusuna donusumunun bir geregi.
Zorunlu askerlik, Federal Ordu’nun vurucu gucunu azaltan bir uygulamaydi. Zorunlu askerlerin »yurt disi gorevlerinde« yetersiz olduklari gorulmus ve gereksiz yere kapasiteleri bagladigi açiga çikmisti. »Reform« adi altinda atilan adimlarin asil hedefi, saldiri savaslari ve isgaller gibi »yurt disi gorevlerine« gonderilecek olan asker sayisinin artirilmasidir. Hukumet planlarinin, su an için 7 bin ile sinirli olan asker sayisinin 10 bine çikarilmasi oldugu uzun zamandan beri bilinmekte. Britanya (23 bin asker) ve Fransa (30 bin asker) ordularinin mudahale savaslari için silah altinda tuttugu asker sayilari Almanya için ornek teskil ediyor.
Gerçeklestirilen »reformun« Almanya’nin savas sonrasindaki en buyuk stratejik-askerî donusum projesi oldugu soylenebilir. Donusumun temel hedefi, iddia edildigi gibi ulke savunmasi veya ittifak yukumlulukleri degil, yonergelerde alti çizildigi gibi, Alman tekellerinin kuresel çikarinin korunmasidir.
Yururlukte olan Savunma Politikalari Yonergesi, Federal Ordu’nun en temel gorevinin, »serbest ve engelsiz dunya ticaretinin ve açik denizler ile dogal kaynaklara serbest ulasiminin guvence altina alinmasi« oldugunu belirtiyor. Bu açik emperyalist amaç da, CDU/CSU, SPD, FDP ve Yesiller’den olusan fiîli buyuk koalisyonca savunuluyor.
1949’da, Federal Almanya’nin kurulus ilâninin hemen akabinde duzenlenen bir iktisat kongresi katilimcilari »Ozgur Almanya ancak ozgur bir Avrupa çatisi altinda ekonomik gucunu gelistirebilir« tespiti uzerinde hem fikir olmuslardi. Yani, guçlu Almanya artik Avrupa ile var olabilecekti. Ve bugunun Çekirdek Avrupa konseptini, Almanya’nin ihracat sampiyonu olmasini ve AB uyesi ulkelerin derin kriz içine dusmelerindeki belirleyici rolunu goz onunde tutarsak, Almanya sermayesinin bu amacina onemli olçude ulasmis oldugunu gorebiliriz.
Kisacasi kendi sinirlari içerisinde enerji ve hammadde kaynaklarina hemen hemen hiç sahip olmayan Almanya’nin kuresel egemenlikteki aslan payini kapma yolunda hizla ilerlerledigi soylenebilir. Almanya’nin neoliberal elitleri bu ulvî (!) amaçlari için ulke içinde demokrasinin içini bosaltirlarken, dis politikayi da militaristlestirmeye devam ediyorlar. Neoliberal politikalarin itici gucu ve kuresel krizlerin açik farkla galibi olan Almanya, bu politikalariyla dunya halklarina seçenek olarak somuruyu, açligi, sefaleti, savaslari ve olumu sunuyor.
Ancak Almanya bu konuda yalniz degil. Emperyalist guçler ordularini her daim saldiri savaslarina hazir ve dunya çapinda konuslanabilecek yeteneklerle donatiyorlar. Bu açidan Almanya’daki askerî donusumun bir NATO politikasi oldugunu ve Turkiye’de de profesyonel orduya geçme çalismalarinin da, bu politikalar çerçevesinde uygulandigini vurgulamak gerekiyor.
Profesyonel orduyla, »askerlikten« kurtulacaklarini zannedenler muthis yaniliyor. Çunku, »profesyonel« savaslarin asil faturasini kendilerinin odeyeceklerini bilmiyorlar.
-------
*)Van depremi ile baglantili olarak ortaya çikan muthis irkçi heyezanlar korkutucu boyutlari ile urkutucu bir hâl aldi. Irkçiliga ve milliyetçilige karsi verilebilecek en guzel yanit, »vatanim yeryuzu, milletim insanlik« siaridir. Bu siari bir nevî »kelime-î sahadet« gibi, yani »sahadet ederim ki, yeryuzunden baska vatan, insanliktan baska millet yoktur« inanisi ve bilincini insan olmanin sahadeti olarak surekli tekrarlamak gerektigi dusuncesindeyim. O nedenle, bundan sonraki yazilarima her defasinda bu sahadetle baslayacagim.
__._,_.___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder