İnsana Yolculuk

İnsana Yolculuk
www.norradyo.com

6 Kasım 2014 Perşembe

SİZ GÖRDÜĞÜM EN GÜZEL RÜYASINIZ CUMHURBAŞKANI SEVAN NIŞANYAN

Bu; bir Cumhurbaşkanına yazdığım ilk mektubumdur. 
Oyumu size verdim çünkü; bir liderin özgür düşünebilme yetisinin yönetmeye soyunduğu halklardan birkaç adım önde olmasının toplumun sağlıklı gelişebilmesi için birincil gereklilik olduğunu düşünürüm. 
Oyumu size verdim çünkü Ateist olduğunuzu tüm açıkyürekliliğinizle söylerken, diğer inançlara dair eleştirilerinizi de tüm samimiyetinizle söylemekten sakınmadınız. Eleştirel ve bireyleri düşünmeye iten yaklaşımınızla bana, sizin gibi düşünmeyip, sizin gibi inanmayanları öldürmeyeceğinize ya da öldürülmeleri emrini vermeyeceğinizin garantisini fısıldadınız… Oyumu size verdim çünkü 'Özde ve sözde' bir olmanın, somut bir örneği olduğunuz için... 
Hapsedildiğiniz dönemde inatla sizi sevenlere yazmaya devam ettiğiniz mektuplarınızdan benim için en çarpıcı olanından alıntıladığım şu cümleleriniz için: "Devletin ve halkın çöpe atmış olduğu bir köyde bir yaşam vizyonu oluşturmaya çalıştım. Hoyratça tahrip edilmiş bir mimari geleneğini yeni çağın koşullarında canlandırmayı denedim. 
Çirkinliğin ve ucuzluğun yaşam tarzı haline getirildiği bir topluma “güzel”in başlı başına bir amaç olduğunu hatırlatmaya çalıştım. Bunu para için yapmadım. 
Menfaat için yapmadım. 
Güzel olduğu için yaptım. 
Örnek olsun diye yaptım. 
Devlet adı ardına sığınanlar ise bizden nefret etti. Çünkü bunlar, ışıktan korkar. 
Hakiki olan her şeyin kendi varlıklarına tehdit olduğunu bilir. 
Çıkar hesabı üzerine kurulu iktidarlarının, aklın ve güzelliğin ve cömertliğin olduğu yerde, sabun köpüğü gibi söneceğinden korkar. Korkutup boyun eğdirebileceklerini zannettiler. 
Yapamadılar.  
Cumhuriyet dönemi boyunca kusursuzlaştırdıkları yöntemleri kullanarak, daha önce yüz binlercemizi kaçırdıkları gibi, yurtdışına kaçırabileceklerini zannettiler.  
Yapamadılar. 
Hapsedip boyun eğdirebileceklerini zannediyorlar. Yapamayacaklar.   
Çünkü bunlar, korkaktır. 
Ben değilim.  
Bunlar cahildir, bilmenin ve öğrenmenin ilk şartı olan ruh enginliğine yabancıdır. 
Ben değilim.   
Bunlar, haksız olduğunu bilmenin manevi sakatlığı ile malûldür. Ben değilim.
Zihnimde fetihlere çıkan;"İşte; şefimiz bu beyin olmalı" dedirten, cümleleriniz değildi beni ikna eden, oyumu size vermeme karar verdiren. 
Oğlunuzun sözleri, duruşuydu son noktayı koyan tüm tereddütlerime. "Ağaç meyvasından belli olur." derler bilirsiniz... Ne de güzel "Az ve öz" söylemişler… 
Oğlunuz "Babacım, babacım!" kolaycılığına sığınmayan, her sözcüğüyle tek başına "Var" olduğunu anlatan bir evlat örneğiydi… Ne diyordu? 
"Babam bana, doğru olduğunu düşündüğü yolda yön verdi. Ama söylediklerinden hiçbirini yapmak zorunda olduğumu söylemedi. Dünyayı tanıdıkça, kendimi  geliştirdikçe, türlü türlü maceralar geçirdikçe ve bu sayede anlatacak hikâyelerim oldukça, onu daha iyi anlıyor ve takdir edebiliyorum." " İfade suçuymuş, oymuş buymuş, bunları bizim yüz yıl önce aşmış olmamız gerekiyordu ki, Sevan Nişanyan’lar gerçek potansiyellerini ortaya koyabilsin." Babam da bu toprakları, bu toplumu ve bu ülkeyi gerçekten çok seviyor. Amerika’da sağlam bir kariyere sahip olabilecek, üst düzey noktalara gelebilecek bir insanken, bu ülkeye dönüp kendi çıkarına olmayan mücadelelere girdi. Bu mücadeleyi cesaretle sürdürebilmek, ölümsüzlüğe özenmesinden değil, bu ülkeye duyduğu sevgiden kaynaklanıyor." Arsen Nışanyan 
Size oy verdim çünkü oğlunuza size duyduğum saygıdan daha fazla bir saygı duyuyorum… 
Böylesine sağlıklı ve özgür algıya sahip evladı yetiştiren bir babanın, yönetmeye soyunduğu toplum için de aynı özgürlüğü hayata geçireceğine olan inancımla oyumu size verdim… 
Ve siz Sevan Nışanyan, gördüğüm en güzel rüyasınız… 


Anjel Dikme 
30.9.2014 
Paris

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder